Erdoğan DEMİR / EDİRNE (İGFA) – Yontar, TBMM’de yaptığı konuşmayla iktidarın emeklileri kendi içlerinde bile ayrıştırdığını belirtti. Türkiye’de demokrasi ve adaletin olmadığını vurgulayan Vekil Yontar açıklamasında şunları söyledi:
” Sayın Lider, pahalı milletvekilleri; 91 sıra sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu Teklifi hakkında kelam aldım, aziz heyetinizi hürmetle selamlıyorum. Türkiye’nin yetiştirdiği en kıymetli gazetecilerden olan Uğur Mumcu’yu, hürriyet ve demokrasi şehitlerimiz Ali Gaffar Okkan ve İsmail Cem’i vefat yıl dönümlerinde rahmet ve hürmetle anıyorum. Baskılara karşın, öncelikleri kamu faydası olan ve gerçekleri duyurmak için fedakârca çalışan gazetecilerimiz var olduğu surece ne Uğur Mumcu’lar unutulur ne de basın ve tabir özgürlüğü yok olur. Teklifin 3’üncü unsuruyla kısa çalışma ödeneği düzenlenmiştir. Kısa çalışma ödeneği, şirketin kapanması hâlinde üç ayı aşmamak üzere çalışanlara çalışamadıkları periyot için gelir takviyesi sağlayan bir uygulamadır. Sigortalının kısa çalışma ödeneğine hak kazanabilmesi için, kısa çalışma başlama tarihinden evvelki son yüz yirmi gün hizmet akdine tabi olması ve son üç yılda en az dört yüz elli gün sigortalı olarak çalışıp işsizlik sigortası primi ödemiş olması gerekir. Bu unsurla, hak kazanmada gereken prim ödeme mühletinin altı yüz günden dört yüz elli güne indirilmesi, genel salgın durumunun eklenmesi, üç yıl içerisindeki işten çıkarmalardan hak edecekleri işsizlik ödeneğinden kısa müddetli işsizlik ödemesinin mahsup edilmesi, damga vergisi dışında vergi kesintisi yapılmaması konuları düzenlenmektedir.
“EMEKLİLERİ İÇLERİNDE BİLE AYRIŞTIRIYORSUNUZ”
Sayın Lider, bedelli milletvekilleri; toplumun geniş bölümlerini yakından ilgilendiren bu üzere kıymetli bahislerin maalesef ki kurullarda tartışılmadan, torba kanun formülüyle kanunlaştırılmasından artık bıktık. “Çalışan emeklilere 5 bin lira ikramiye vereceğiz.” dediniz, torba maddeyi getirdiniz. Toplumda yükselen reaksiyona karşılık iki ay sonra yeni bir torba yasa daha hazırladınız, bilinmeyen hususları ek ettiniz, önümüze sundunuz ve bu torba maddeyi da geçirdiniz. 2024 yılı maaş artırımlarında da tıpkı oyunu oynadınız. 16,5 milyon emekliyi “memur emeklisi” “BAĞ-KUR ve SSK emeklisi” diye ayırdınız, tekrar artırımlarda da böldünüz. Memur emeklisine yüzde 49,25; SSK ve BAĞ-KUR emeklisine yüzde 37 artırım yaptınız. Sesler yükselince lütfedip yüzde 5 artışı bugün 91 sıra sayılı torba Kanun Teklifi’yle önümüze getirdiniz, daha onu kanunlaştırmadan “Tekrar bir artırım.” dediniz ve “Yüzde 49,25 yapıyoruz.” diyerek bunun da teklifini bekliyoruz.
“HALA EMEKLİLERİN CEBİNDEN ALIYORSUNUZ”
Verdiğiniz bu artırım, Cumhuriyet Halk Partisinin teklifi de olan en az taban fiyata denk getirilmeden yahut 2003’teki üzere taban fiyatın yüzde 50 fazlası olmadan emekli rahat edemez. Maaş artırımı emeklinin cebine girmeden iğneden ipliğe her şey zamlanmakta. Yoksulluk sonunun 47 bine, açlık hududunun 14.430 liraya, TÜİK bilgilerine nazaran de enflasyonun yüzde 65’e yükseldiği bir ortamda emekli vatandaşımız nasıl mutlu olmalı? AKP iktidarı yirmi bir yıl boyunca emeklinin canına okumuştur. Kur muhafazalı mevduata 800 milyar lira, 1,3 trilyon lira borç faizi, özel-kamu paydaşlığı projeleri ve kent hastanelerine 374 milyar lira ödeyeceksiniz ancak maalesef ki 2024 yılını emekliler yılı ilan edeceksiniz lakin hâlâ emeklilerin cebinden almaya devam edeceksiniz.
“AİLELER 6 YILDIR ADALETİN TECELLİ ETMESİNİ BEKLİYOR”
Bugün için kıymetli olan başka bir bahis da Çorlu’da 8 Temmuz 2018’de 7’si çocuk 25 kişinin öldüğü, 300’den fazla kişinin de yaralandığı ve beş buçuk yıllık bu süreç içinde bu olayın travmaları hasebiyle vefatların gerçekleştiği tren faciasının 18’inci karar duruşması görülmektedir. Aileler şu ana kadar görülen 17 duruşmada hâlâ bir sonuç çıkmadığı için tepkililer. 4 sanıkla başlayan ve üstü kapatılmak istenen davada asıl hatalıların yani devrin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları Genel Müdürü İsa Apaydın’ın, bölge müdürlerinin ve yöneticilerinin duruşmalara çağrılmamaları, yalnızca 3-4 emekçi ve görgü şahitlerine başvurarak ilerleyen bir süreçte maalesef ki sonuç almak istenmemektedir. Son karar duruşmasında da mağdur ailelerin yüreklerine su serpecek bir kararın alınabileceğini de düşünmüyorum ki hakikaten on bir saat süren duruşma bir sonuçla neticelenmemiş, duruşma 29 Şubat’a ertelenmiştir. Beş buçuk yıllık süreci de yakinen takip eden biri olarak sanıklar bir gün dahi misyondan alınmadı. Bölge kontrolü yapan yol bekçilerinin sayıları azaltıldı, altyapı yenilenmedi, üstyapı yalnızca düzeltilerek açılışlar yapıldı; bakım, tamirat muhtaçlığı olan yerler için ihale açılmadı. Yargı siyasallaştığı için, hukuk araç hâline geldiği için adalet, hak, hukuk rayların altında kaldı, ezildi. Biz Çorlu tren kazasında gerçek hatalıların ceza almasını istiyoruz. Bir gün hepimizin hukuka gereksinimi olacak diyerek Genel Şurası hürmetle selamlıyorum.”dedi.