CHP, Malatya merkezli iki zelzelenin akabinde 8 Şubat’ta toplumsal medya ağlarında getirilen bant daraltılması uygulaması ile ilgili Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile BTK yöneticileri hakkında cürüm duyurusunda bulundu. CHP ismine avukat Çağlar Çağlayan tarafından savcılığa sunulan kabahat duyurusunda, bant daraltılma uygulaması ile haberleşmenin engellenmesi, kamu hizmetlerinden yararlanma hakkının engellenmesi ve vazifesi berbata kullanma cürümlerinin işlendiği öne sürüldü.
Sorumlu oldukları belirtilen Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Bağlantı Lideri Fahrettin Altun, BTK Lideri Ömer Abdullah Karagözoğlu ile Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Ömer Fatih Sayan hakkında cezalandırılmaları gayesiyle kamu davası açılmak üzere iddianame hazırlanması talep edildi.
Suç duyurusunda özetle şu sözler kullanıldı:
“Deprem felaketinin tesirini azaltmak için toplumsal medya platformlarına epeyce muhtaçlık duyulan bu devirde 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunun 60. Unsurunun 10. Fıkrası Bilgi Teknoloji ve İrtibat Kurumu tarafından destek gösterilerek Twitter, Tiktok ve Ekşisözlük isimli toplumsal medya platformları başta olmak üzere toplumsal ağlarda erişime bant daraltması uygulanmıştır. Bu durum peşi sıra gelen sarsıntı felaketlerine benzeri bir yıkım tesiri meydana getirmiş, felaket mağdurlarına erişimi engellemiş vatandaş ile yardım faaliyeti gerçekleştirenler ortasında sağlıklı bir bağlantı kurulmasını engellenmiş ve hatta bu sebeple can kayıplarına sebep olmuştur. Bu husus kararı içerisinde yer alan yolun eksiksiz uygulandığı hususu ise meçhuldür. Yapılan düzenlemenin bu süreçte iktidara yönelen reaksiyonların duyulmaz ve görünmez kılınması emeli taşıdığı aşikâr olup sarsıntıdan etkilenen bölgelerle olan irtibatın değeri, sarsıntı mağdurlarının durumu hiçbir biçimde önemsenmemiştir. Haberleşme, irtibat ve tabir özgürlüğü Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. , Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 22., 25., 26, ve 28. hususları ile teminat altına alınmıştır. Ayrıyeten Türk Ceza Kanunu içerisinde müstakil bir cürüm olarak 124. husus kararı içerisinde düzenlenmiştir. İçerisinde bulunduğumuz harika durumlarda irtibatın kısıtlanması bir kenara aktif ve yaygın bir halde kullanımı için devletin tüm makam ve sistemlerinin seferber edilmesi gerekirken bu durumun tersine sorumlu kurumlarca hareket edilmiş ve ardından zelzele mağdurlarının kamu hizmetlerinden yararlanma hakkı engellenmiştir. Bu durumun, can kaybına neden olduğu, şahısların sıhhat durumunun kötüleşmesine sebebiyet verdiği süreç bir bütün olarak düşünüldüğünde illiyet bağı kurmaya müsaittir.
‘Erdoğan’ın ziyaretine denk getirildi’
Felaketin yaşandığı 06.02.2023 tarihinden bugüne toplumsal ağlarda yapılan provokatif paylaşımların münferit nitelikte ve epeyce az sayıda olduğu ve halkın bu noktada hassas hareket ederek gerekli paylaşımlar haricinde felaketle ilgili fikirlerini dahi içeren paylaşımlar yapmadığı bilindiği halde iktidarın bu süreçte yalnızca kendi yönetimsel gücünü müdafaa telaşı güderek halkın çaresizlik içinde irtibata duyduğu muhtaçlığın görmezden gelinmesi kabul edilemez bir durumdur. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile ona bağlı Bilgi Teknolojileri ve Bağlantı Kurumu tarafından halkın bağlantı ve haberleşme ihtiyacı başka tüm kurumlardan daha fazla bilinmekte ve bu süreçte haberleşme özgürlüğün en faal formda kullanılması için tüm önlemler alınmak zorundadır. Buna rağmen dezenformasyonun engellenmesi mazeretiyle önlem ismi altında daraltma üzere arka niyetli mahzurlar siyasi mahiyette olup bu durumun mağduriyet içindeki halka izahı mümkün değildir. Zelzele felaketinin durumu düşünüldüğünde bu fiiller ayrıyeten kabahat teşkil etmektedir. Bant daraltma faaliyetinin R. Tayyip Erdoğan’ın bölgeyi ziyaret ettiği anlara denk getirilmesi; hükûmete, zelzele sonrası gerekli önlemleri alamamış olması nedeniyle yönelecek tenkitlerin görünürlüğünü azaltmak gayesi taşıdığı da aşikârdır.”